Profesyonel Yaşayıcılık ve Yorumlarım

Aslında her birimizin bir emeli mevcut elbet, eğer gerçekten emsalsiz bir ehemmiyetle ihtiyat gösteriyorsak. Bu emel uğruna, devreden her gün batımında yorgun ve bitap düşmüş vaziyette de bulunsak dahi dirayetle dik durup, pes etmemek gerektiğini kendimize hatırlatmalıyız. Çocukluğumuzdan bu yana bize empoze edilen “yaşamdan zevk almadıkça, yaşamanın ne tadı kalır ki” fikrine karşın yaşayabildiğimiz yaşamdan gocunmayı bırakıp profesyonel yaşayıcılığa atılan ilk adımda kendimizden emin olmak gerekir.

Profesyonel yaşayıcılığın doğası gereği, gelir-gider ilişkisine binaen inşaa edilen yaşamlarda zevk alınmadan geçirilen her dakika beraberinde keyfi olarak verilebilecek bir seçim hakkı doğurur. Çünkü bir beklenti karşısında geçer o zevk alınmayan dakikalar bütünü. Tabii size demiyorum ki hayatınızı çıkar ilişkileri üstüne kurun, sadece mantıklı davranıp durumları muhakeme edin ki kafa rahatlığına erişebilme noktasında bir kaç somut adım atın. Bu hayat monotonluğu içerisinde kendinize vakit ayıracak biçimde kurarsanız günlük döngünüzü, hiç değilse bile kendinizi deşarj etmenize olanak sağlayacak birtakım eylemleriniz de olabilir, aksi takdirde bu zevk alınmadan geçirilen dakikalar bütünü sizi robotlaşan bir insan olma yolunda yürütecektir.

Benim kendimden örnek vermem gerekirse eğer, bu blog ve içerisinde yer alan her şey, son zamanlarda dinlediğim alanı da dahil, tamamen bu deşarj olma eylemini gerçekleştirebilmemi sağlamak amacıyla varlar. Birisi yazılarımı okuyor mu, takip edenim, fikirlerime saygı duyanım var mı kaygılarından uzak biçimde sırf yazmayı, içimi dökerken kendime yol gösterecek şeyleri açığa çıkarıp bunlardan belki bir ihtimal başkaları da faydalanır diyerek bu satırları diziyorum. Yeri geliyor twitter hesabımda dörtlükler arşivliyorum, yeri geliyor kendimce; zerre müzik bilgisi olmadan bir alt yapı ve ritim üstüne şarkı sözü yazıyorum. Konuşacak, fikir aktarımı yapacak kimsem olmadığında bunalıma gireceğime bu uğraşlara sarılıyorum ki aslında görüldüğü üzere sanırım az evvel bahsettiğim konuşacak ve fikir aktarımı yapacak kimselerim genelde de olmuyor. Belki de vardır esasında ama ben bazı endişelerle kendimi açmıyor da olabilirim. Bu bana tavır almayan, yargıda bulunmayan özgür duvar, içimi dökmemde ve gerçek fikriyatımı açığa çıkarmamda çok büyük kolaylık sağlıyor açıkçası.


Yayımlandı

kategorisi

, ,

yazarı:

Yorumlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir